Yaş aldıkça hayal gücümüz zayıflar mı bilemiyorum ama her şeyin birebir aynı olduğu durağan zihinlerde, hayal gücünün yerini kopyalamanın aldığının doğru olduğunu düşünüyorum. Bu aynılaşmanın giderek artan sosyal medya kullanımına bağlı olduğu kanısındayım. Özellikle karantina içinde olduğumuz bu günlerde tek sosyal çevremizin sosyal medyadan ibaret olması bu durum için büyük bir etken. Resim yapmayı, bir şeyler boyamayı çok seven, gündelik streslerden bir kaçış yolu olarak gören biri olarak aslında sosyal medyayı biraz da ilham almak için kullanıyorum. Sosyal medyaya birkaç figür çizimi bakmak için girdiğim bir gün, size bu yazıda bahsetmek istediğim Daniel Holland’ın tweet dizisine denk geldim ve her şeyin bir tüketim çılgınlığına döndüğü bu günlerde yanlış yerlerde ilham aradığımı gösterdi bana. Aslında ihtiyacım olan tek şeyin zihnimde, hayal gücümde olduğunu…
İnsanlık var olduğundan beri, insanlar hep bir şekilde kendilerini ifade etmenin bir yolunu bulmuştur. Günümüzde biz bunları sosyal medyadan paylaştığımız fotoğraflarla veya yazdığımız yazılarla gerçekleştiriyorken, bundan yüzyıllar önce insanlar bunu resim yaparak gerçekleştirmişlerdir. Aslında düşününce ne kadar da basit değil mi?
Bir fili, kaplanı ya da herhangi bir hayvanı, internete birkaç kelimeyle yazdığımızda nasıl çizeceğimizi adım adım gösteren sayfalar bulabiliyoruz ama size göstereceğim resimleri çizenlerin böyle bir imkanı yoktu. Çizdikleri hayvanları belki de hiç görmemişlerdi. Sadece bir şekilde varlıklarından haberdar oldukları bu hayvanları düşünmüşler ve hayal güçlerini kâğıda yansıtmışlardır.
Özellikle benim farkındalığa ulaşmamda büyük rol oynayan fil figürlerinden bahsetmek istiyorum. Bu fil figürleri dört farklı perspektiften yorumlanmış. İlk olarak geç 13. Yüzyılda resmedilmiş bu iki farklı yorum var,
görmüş olduğunuz üzere kulakları olması gerekenden bir hayli küçük ve hortumunun ucu daha geniş olarak yorumlanmış, bana en ilginç gelen kısmı atlardan daha küçük oluşları oldu. Üçüncü paylaşmak istediğim çizim ise Jacob van Maerlant’in Der Naturen Bloeme illüstrasyonlardan oluşan antolojisinde resmettiği hortumuyla kasırgalar oluşturan fil çizimi.
İlk ikisinin aksine bu çizimde ağaçlardan daha büyük tasvir edilmiştir. Dördüncü ve son fil çizimi ise Normandiya Katibi William’ ın (William the Clerk of Normandy) yaratık ansiklopedisinde (the Bestiary of William the Clerk) illüstre etmiş olduğu sırtında kale taşıyan ama alışılagelmişin dışında kulağı olmayan fil çizimi.
Ben resimlerde çok meşhur tekniklerin erken oluşumlarını gördüm ve bu kadar etkileyici şekilde çizebilmeleri beni büyüledi diyebilirim. Araştırmalarım doğrultusunda bu çizimleri yapan kişilerin bu hayvanları hiç görmeden kendilerince yorumladıkları bilgisine ulaştım. Her şeyin bu kadar ulaşılır olduğu bu dönemde yaşayan bir birey olarak aslında bazı şeyleri hayal gücüme daha fazla bırakmam gerektiğini tekrar hatırlattılar bana. Ben karşılaştırma yapabilmek adına fil figürünü seçtim ama diğer figürlere bakmak isterseniz yazının sonuna koymuş olduğum bağlantıya göz atabilirsiniz. Umarım ilham arayışında olanlara aslında gerekli olan her şeyin hayal gücümüzde var olduğunu bu derlemenin bana hatırlattığı gibi hatırlatabilmişimdir.
Azranur Elif Sucuoğlu