Sosyal ve duygusal gelişim son zamanlarda çocuklarda desteklenmesi gereken en önemli alanlardan biri. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte dünyada bireyselleşme hızla çoğaldı ve artık insanlar birebir iletişime ihtiyaç duymadan işlerini çözebilir durumdalar. Bu da iletişim becerilerimizin zayıflamasına sebep oluyor. Özellikle pandemi döneminde yüz yüze iletişime ve etkileşime geçme oranımızı da düşünürsek bu alanın aile ortamında gelişimi çok çok daha önemli hale geldi.
Aynı durum ne yazık ki çocuklarımız için de geçerli. Tablet, telefon gibi teknolojik araçlarla sürekli olarak vakit geçiren çocuklar iletişim kurmaya ihtiyaç duymuyorlar. Tek kanallı iletişim yani tabletten çocuğa doğru olan yapay bir iletişim ağının içindeler.
Yapılan araştırmalar 0-2 yaş döneminde televizyona maruz kalan çocukların daha geç konuşmaya başladığını gösteriyor. Aynı zamanda uzun süre ekrana maruz kalan çocukların çizimleri ile daha az maruz kalanların resimleri de çok farklı. Bu aslında bilişsel gelişime de etkisi olduğunun göstergesi.
Aslında bu durum her şeyin bir özeti gibi. Tek kanallı iletişim dediğimiz bu durumda çocuk sadece karşıdan gelen uyaranları takip ediyor ve bununla ilgili sözel bir tepki vermek durumunda kalmıyor. Bu tarz bir iletişimi benimseyen çocuk konuşmaya da ihtiyaç duymuyor. Bu durumda da çocuk sosyal ve duygusal anlamda bir hayata adım atmakta zorlanıyor.
Yapılması gerekenlere bakalım. Nereden başlamalı?
Duruma en başından bakalım. Bireyin dünyaya geldiği andaki sosyal ortamı ailedir. Bunu biraz daha daraltacak olursak; aslında çocuğun ilk sosyal ortamı anne kucağıdır. Anne kucağında ilk sevgi dolu bağlanmayı hisseden ve daha sonrasında da deneyimleyen çocuk güvenli bir ortam arayışına girer. Anne ile güvenli bir ilişki sağlayan çocuk olumlu anlamda ilk sosyal adımını atmış olur.
GÜVENLİ BAĞLANMA HAYAT KURTARIR!
Tüm insanlar güven ister. Anne kucağından başlayan bu yolculukta, başladığımız her işte, tanıştığımız her insanda önce bir güven arayışı içine gireriz. İşte eğer bu güven olursa ancak sosyal ve duygusal anlamda kendimizi tam olarak ifade edebiliriz.
Çocuklar için de sosyal duygusal becerilerin gelişimindeki en önemli basamak anne kucağıdır. Annenin dokunuşu, bebeğini hissedişi ile gerçekleşen sevgi aktarımı ile çocuk sosyal hayata olumlu bir giriş yapmış olur. Daha sonra bu ortam aile ile genişlemeye başlar. Çocuk aile bireylerini tanıdıkça, onlarla olumlu ilişkiler kurup, güzel anılar biriktirdikçe ve güvenli bağlanma gerçekleştirdikçe aslında sosyal ve duygusal anlamda kendini ifade etmeyi öğrenir.
Aile bireylerinin çocuğa olan yaklaşımı, çocuğa verdikleri modeller ile çocuk kendini nasıl şekillendireceğini ve ifade edeceğini öğrenir. Eğer çocuk duygularını ifade edebiliyor ve aile ortamında bu duygularına karşılık bulabiliyorsa muhtemelen duygularını ifade edebilen bir kişilik geliştirecektir. Ancak duygularının önemsenmediği, hatta küçümsendiği bir aile ortamında çocuk duygularını paylaşmaktan geri durabilir ve kendi iç dünyasına çekilebilir.
MODEL OLMAK NİÇİN BU KADAR ÖNEMLİ?
“Çocuklar sözlerinizi değil ayak izlerinizi takip eder. Bıraktığınız izlere dikkat edin”
Ne kadar anlamlı bir söz. Çocuklar sizi izlerken sosyal ortamlarda nasıl davrandığınızı, durumlara nasıl tepki verdiğinizi gözlemlerler. Çevresinde model aldığı ve benimsediği en yakın kişiler aile üyeleri olduğundan çocuk kendini onların yaptığı gibi şekillendirmeye başlar. Evde şiddet gören bir çocuk, kendi oyununda bebeğini döver. Ailede fikirleri önemsenen ve desteklenen bir çocuk sosyal bir ortamda fikirlerini paylaşmaktan çekinmez, evde sevgi gören bir çocuk evcilik oynarken bebeğini sevgi ile kucaklar…
Örnekler çoğaltılabilir ancak şunu bilmeliyiz ki; model olmak çocukta olumlu ve olumsuz tüm davranış kalıplarını oluşturan ilk adımdır.
ÖNERİLER
- İyi bir model olun.
- İyi bir gözlemci olun, çocuğunuzu hangi durumlara nasıl tepkiler verdiğini gözlemleyin.
- Çocuklar aile ortamında tüm duygularını ifade edebileceklerinden emin olmalılar. Bu konuda güvenli bir aile ortamı oluşturmalısınız.
- Çocuklarınızı sosyal duygusal olarak kendilerini ifade etmeleri için fırsat verin.
- Anne karnından itibaren çocukla iletişim halinde olun.
- Çocuk konuşmaya başladığı andan itibaren isteklerini ve arzularını dile getirmesi için cesaretlendirin, sabırlı olun ve onun kendisini ifade etmesini bekleyin.
- Çocukları kitapların sihirli dünyasıyla tanıştırmak hepimizin görevidir. Mutlaka çocuklarla her gün kitap okuyun.
- Çocukları yaratıcı sorularla destekleyebilirsiniz. “Varsayalım ki bir ağaçsın ne ağacı olmak isterdin? Niçin? Başka?” gibi.
- Çocuklardan günlük hayatlarını anlatmasını isteyin. Bugün okul nasıldı?, Seni en mutlu eden şey neydi?, Bugün diğer günlerden farklı olarak neler yaptın? gibi.
- Yaratıcı düşünme soruları ile çocuklara farklı bir bakış açısı kazandırmayı hedefleyin. Düşünme becerileri artan çocuğun sözel ifade becerileri de artacaktır.
- Empati kurmak çok önemli bir beceridir. Çocuklarda empati kurmayı destekleyici oyunlar ve çalışmalar yapabilirsiniz.
- Çocuğun yaşına uygun çalışmalar ile desteklemek önemlidir. Somut dönem çocuğuna soyut kavramlar ile ilgili çalışmalar yapmanın bir faydası olmayacaktır. Bu nedenle çocuğunuzun yaş dönemine uygun olarak neleri yapabileceğinden haberdar olmalısınız.
Sevgiler
NİKET ÇELİK