Dünya Okulu “Eğitimi Yeniden Düşünmek”
Bu kitabın ilk bölümünde yazar kendi öğrenme deneyimlerini ve Khan Akademi’nin nasıl kurulmaya başladığını anlatır. Salman Khan, kuzeni Nadia’ya matematiği yapabileceğini göstermek amacıyla başladığı ders anlatma yolculuğunda eğitim sistemindeki çatlakları fark etmeye başlar ve online eğitimde çocukların korkmadan anlamadıklarını söyledikleri takdirde derslere karşı motivasyonlarının arttığını fark eder.
Yazar kuzenine ders verirken, bir öğretmen olduğu halde bildiklerini karşı tarafa aktarıp aktaramayacağı hakkında endişelidir. Çünkü ona göre öğretme işi yaratıcı, sezgisel ve son derece kişisel bir sanat ve beceri gerektiren bir iştir. Zamanla yazarın öğrenci sayısı artar ve Khan Akademi’nin kurulma girişimleri başlar. Yazar, Nadia’nın konuyu anladığını fark edince kendi özgüveninin arttığını fark eder ve şu çıkarımda bulunur: Öğrencilerin bir şeyleri anlama mutluluğu, “ben akıllıyım ben yapabiliyorum” düşüncesi onların öğrenme sevgisini ortaya çıkarır.
Online ders verdiği sıralarda yazar eğitim hakkında düşünmeye başlar ve eğitimle ilgili bazı sorulara cevap aramaya çalışır. Bu sorulardan bazıları şunlardır: Aileler çocuklarının eğitim süresince onlara fazla mı test çözdürmeli, yeterince mi çözdürmeli? Bir çocuğa yeterli olacak eğitim her zaman sağlanabilir mi? Buradaki ölçütler ne olmalı? Kalıcı öğrenme, tüm öğrencilerin girdikleri sınavlarda benzer sorulara cevap vermeleri durumunda sağlanabilir mi? Öğrencileri gevşek mi tutmalı sıkı mı?
Yazar, daha sonra eğitimin amacının ne olması gerektiği hakkında düşünür. Çocuklarımızı her sene sınava sokarak onlara standartlaştırılmış sınava girme becerisini kazandırdığımızı fark eder. “Ayrıca öğrenciler sınavlara girdikten sonra neden bilgiler hep unutulur? Sadece sınavları geçmek için çalışan öğrenciler okuldan mezun olunca okulda öğrendiklerini günlük yaşamda ne kadar kullanırlar?” sorularına da cevap arayan yazar eğitimin amacının konuları derinlemesine öğrenmek olmadığını ve sadece çocukların sınavlarda başarılı olmaya özendirildiğini söyler. Ayrıca eğitimin asıl amacının öğrencilerin doğal meraklarını keşfetmelerini ve özgün düşünmelerini sağlamak olduğunu söyler.
Günümüzde sınıfların öğrencilerin yaş gruplarına göre ayrıldığını fark eden Salman Khan, ders programlarının çok standart olduğunu ve her okulda standart bir sınıf modelinin (okulda herkese ortak ders, evde tek başına ödev) olduğunu söyler. Ayrıca tüm okullarda herkes için aynı hızda ilerleyen ders programları vardır. Halbuki öğrencilerin öğrenme hızları ve stilleri birbirinden farklıdır. Bazı öğrenciler konuları yavaş yavaş, uğraşa uğraşa bazıları ise hızlıca anlar.
Her öğrencinin kendi hızında bilgiyi kavrayacağını düşünen yazar tam öğrenme modelinin öğrencilere daha uygun olduğunu düşünür. Ayrıca yazar derslerin sınırlandırılmasının saçma olduğunu düşünür. Ona göre zaman süreklidir ve düşünce gibi akar. Bu yüzden öğrencinin bir konuya yoğunlaşması belki uzun sürecekken derslerin sınırlı olması, önündeki bu bilgi ve düşünce akışını keser.
Ayrıca yazara göre tüm insanlar farklı yer ve zamanda öğrenmeye açıktır. Eğitimin sınıfla sınırlandırılması çok yanlıştır. Teknolojinin bu sınırlamaları kaldıracak güce sahip olduğunu gören yazar teknolojinin eğitimi taşınabilir, esnek ve kişisel hale getirebileceğini söyler. Ayrıca internetle birçok kişi eğitime erişebilir ve bu sayede çocuklara inisiyatif alabilecekleri ve kişisel sorumluklarını artırabilecekleri uygun bir eğitim ortamı da oluşturulabileceğini söyler.
Derslerin hızının bir programa veya takvime göre değil, her öğrencinin kendi ilgi ve ihtiyaçlarına göre belirlenebileceğini gören yazar tam öğrenme modelini savunur. Bu modelle herkesin bilgiye kendi hızında ulaşabileceğini savunur.
Salman Khan’ın kitabında bahsettiği “Dünya Okulu’nun” hedefleri şunlardır:
- Herkese, her yerde, dünya standartlarında ücretsiz eğitim vermek.
- Uluslararası alanda eğitimde eşitsizlikleri kaldırmak.
- Güçlü, üretken, özgün düşünebilen, potansiyelini tam anlamıyla kullanan ve demokrasinin sorumluluklarını üstlenen bireyler yetiştirmek.
- Öğrencileri, konuya hakim hale getirmek.
- Dersler arasında bağlantı kurabilme becerisi kazandırmak.
- Öğrenme heyecanını aktif tutmak.
- Zenginleştirilmiş eğitime de önem vererek öğrencilerin ilgi, istek ve meraklarını artıracak etkinliklere yer vermek.
“Dünya Okulu’nun” öğrenciye kazanımları ise şunlardır:
- Konuları günlük hayatla ilişkilendirebilmek.
- Yaşamboyu öğrenme becerilerini geliştirmek.
- Yavaş ilerleyerek bilgiye herkesin kendi hızında ulaşabilmesini sağlamak.
- Utanmadan soru sorabilmek.
- Herkesin kendi öğrenme becerilerini gözlemlemesi ve kendi öğrenmelerinin sorumluluğunu alması yoluyla öz düzenleme becerisi kazandırmak.
- Farklı milletteki öğrencilerin, farklı kişilerden ders dinlemesi ile öğrencilere küresel bir bakış açısı kazandırmak.
Khan, hayalindeki üniversite eğitimin nasıl olması gerektiğini ve eğitim sisteminde yapılan yanlışları sıralayarak ve kendi önerilerini ekleyerek eğitim sistemine ve eğitim yaklaşımlarına yeni bir bakış açısı kazandırır.
Son olarak yazar, takım sporu modelinin eğitimde kullanılması gerektiğini düşünür. Bu modelde sınıfa tek bir öğretmenin girmesi yerine, 75- 100 öğrencinin olduğu bir sınıfa üç veya dört öğretmenin girebileceğini söyleyen yazar, öğretmenlerin de birbirinden öğrenebileceği bir sınıf ortamını savunur.
Bir kitaptaki bilginin derinliği, bizi düşünmeye yönelten kapsamlı ve doğru sorularla belli olur. Yazarın, kitabında bizi düşündürecek sorulara yer vermesi, kitabın eğitim için bir başyapıt olduğunu gösterir.
Zeynep Kartal / Bambu Atölye Koordinasyon Ekibi