Hepimiz hayatımızda bir kere de olsa “Kesinlikle izlenmesi gereken
filmler” vb. başlıklı listelere girip kendimize göre bir şeyler seçmeye
çalışmışızdır. Kimimiz dramatik bir film ararken, kimimiz de daha farklı
ve ilham veren hikâyelere yöneldik. Bugün size aradığınız her şeyi
bulabileceğiniz, her eğitimci adayının izlemesi gereken, sonunda
kendinize bir ders çıkartabileceğiniz ve derin düşüncelere dalmanıza
sebep olacak bir filmden bahsetmek istiyorum. Daha önce birçok farklı
Türk ve Amerikan versiyonunu izleyip orijinalinden bihaber olduğumuz
bir yapım: Siyah (Black).
Aslında bir Bollywood filmi olan Black, Sanjay Leela Bhansali’nin
görme engelli akademisyen, yazar ve aktivist Helen Keller’den
etkilenerek oluşturduğu bir senaryoya sahip. Hikâye, başkarakterimiz
Michelle McNally’nin öğretmeni ve yoldaşı olan Debraj Sahai’yi
alzheimer tedavisi gördüğü hastanede ziyaret edip anılarında yolculuğa
çıkmalarıyla başlıyor. İlk başta dış dünyayla hiçbir bağlantısı olmayan
küçük ve korkmuş bir kız iken avuç içlerine harfleri tek tek yazarak
öğretmekle başlıyor özel öğretmeni. Sonrasında, okumayı söken ve
sahip olduğu karanlık dünyanın ötesinde yeni bir ufuk olduğunun farkına
varan karakterimizin hikâyesinin bir parçası oluyoruz. Filmi izlemeden
önce hem olayları hem de hikâyeyi iyice özümseyebilmek için ufak
birkaç noktaya değinmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Helen Keller’ın Muazzam Hayatı
Helen Keller aslında bir pedagog ama onu özel kılan şey; görme,
duyma ve konuşma yetisinden mahrum kalarak dünyaya gelmiş olması.
Her ne kadar eğitimli bir anne ve babaya sahip olsa da ilk başta ne
yapacaklarını bilemeyen Helen’in ailesi çareyi özel bir öğretmenle
çalışmakta buldu. Anne Sullivan, hem ailenin hem de Helen’in hayatında
büyük değişikliklere sebep oldu. İlk başta alfabeyi ve sonra da
konuşmayı söken Helen Keller, hem liseyi hem de üniversiteyi
takdirnameyle ve onur öğrencisi olarak bitirdi. Peki, bu süreçte neler
yaptı Helen? Ne yapmadı ki… Yelkenliyle gezdi, kitap yazdı ve
kendisinden beklenmeyen her şeyi gerçekleştirme imkânı buldu.
Kendisine ışık olan öğretmeni gibi başka hayatlara dokunmak için çalıştı
hayatı boyunca. Amerika’dan Asya’ya kadar pek çok kıtada gençlere
eğitim verdi ve yaşantısıyla azmin her engeli aştığını gösterdi
öğrencilere.
Hindistan’daki Eğitim
Yönetmen Sanjay Leela Bhansali bu filmi çekmeden önce pek çok
araştırma yaptı. Helen Keller’ın otobiyografisini okuyan ve enstitüsünü
ziyaret eden Sanjay, ayrıca fikir edinmek için başka ilham verici
kişilerden de yardım almayı ihmal etmedi. Hindistan’daki rekabet
ortamını ve öğrencilerin yeteri kadar eğitim alamayışını en iyi bilen
kişilerden olan yönetmenimiz, en çok kendi ülkesindeki eğitim alamayan
ve potansiyelini ortaya çıkaramamış çocuklardan etkilenmiş ve engeller
her ne kadar büyük olursa olsun her çocuğun hayallerini
gerçekleştirebileceğini ve bir öğretmenin ufacık hayata nasıl
dokunabildiğini göstermek istediğini belirtmiştir bir röportajında.
Yazılacak ve söylenecek çok şey var bu film hakkında. Keşke
hepsini tek bir seferde anlatabilsek ama o zaman da hikâyenin ne önemi
kalır ki? Her ilham veren hikâye gibi bu da deneyimlenmesi gereken bir
yolculuk. Belki de bu filmi anlatan en güzel sözleri senaryoya ilham
veren Helen Keller söylemiştir.
“Hayattaki en iyi ve en güzel şeyler ne duyulabilir
ne de dokunulabilir. Kalp yoluyla hissedilmelidir.”
-Helen Keller-
Fuat Yiğitcan LÜY
Bambu Eğitim Gönüllüsü