Çocuğun Gelişiminde Oyun Oynamanın Etkisi, Bugün Ne Yapılabilir?
Filozof J. J. Rousseau ‘çocuk eğitiminde, çalışmalarınıza onları tanımakla başlayın’ sözüyle çocukları tanımanın önemini anlatmıştır. Çocuğu tanımanın en iyi yolu da onu oyun oynarken izlemektir. Çocuk için oyun, yapmak zorunda olmadığı, kendiliğinden, içten gelen, eğlenme amacı ile yaptığı eylemlerden oluşur. (Aksoy ve Çiftçi, 2020:5) Oyun oynamak, çocuğun hayatının merkezinde yer alır. Çocukların oynamayı sevdiği birçok oyun vardır. Saklambaç, köşe kapmaca, satranç, sobeleme, evcilik… Bu oyunların çocuklar üzerinde etkisi ise eğlence veya vakit geçirme ile sınırlı değildir. Oyunlar, çocukların hayatını birçok yönden etkilemektedir. Oyunu davranışsal bir süreç değil de performansa dayalı bir etkinlik olarak görme eğilimi oldukça yaygındır. Bunun sonucunda kişisel gelişim ve kişilik gelişimi engellenmektedir. Sağlıklı gelişimde çok önemli yer tutan kendilerini anlatma, keşfetme, deneyimleme, yenilenme ve yaratma olanakları reddedilmekte ve engellenmektedir (Chilton 2002 akt. Aksoy ve Çiftçi, 2020:15)
Türk Dil Kurumu (TDK), oyunu; yetenek ve zekâ geliştirici, belli kuralları olan, iyi vakit geçirmeye yarayan eğlence olarak, oyuncağı ise oyun aracı olarak tanımlamaktadır. Oyuncak ise bir ayağı düş dünyasında diğer ayağı ise gerçek dünyada bir köprüdür. Çocuk, oyun içerisinde keyifle öğrenme deneyimini yaşar. Çocukların oynadığı oyunların gerçek dünyadan kopuk olmayan, öğretici bir tarafı vardır. (Egemen, Yılmaz ve Akil, 2004:5) Yapılan araştırmalar oyunun, çocukların olayları farklı bakış açılarıyla görmelerine, yaratıcılıklarının gelişmesine, sevinç ve hüzün gibi duygularının farkına varmalarına, arkadaş grupları içinde toplumsallaşıp, ahlaki ve sosyal kurallara uymayı öğrenmelerine, fiziksel açıdan kas ve kemik yapılarının gelişmesine, ifade yeteneklerinin ve sözcük hazinelerinin gelişmesine yardımcı olduğunu ortaya koymuştur.(Bekmezci ve Özkan, 2015:82) Oyun ve oyuncağın gelişimde bu denli bir etkide bulunabilmesinin temeli, çocuğun bulunduğu durumdan keyif almasıdır. Çocuk, bebeklik çağından itibaren kendi yarattığı oyunlar başta olmak üzere birçok oyunun içine dahil olur. Oyun oynama eğiliminin doğal bir şekilde geliştiğini hem erken dönem çocuklukta hem de çocukluk döneminde gözlemleyebiliriz.
Oyunun gelişim üzerinde etkilerinden en gözle görülür olanı fiziksel gelişmedir. Çocuk, oyun esnasında koşar, zıplar ve tırmanır. Bu tarz eylemler ise çocuğun dolaşım, sindirim ve solunum gibi sistemlerinin daha iyi çalışmasını sağlar. Bunun yanı sıra hareket etmek, çocuğun kaslarının gelişmesine, yağ yakmasına ve büyümeye ilişkin gelişimin sağlanmasına yardımcı olur. Açık havada oynanan oyunlar çocuğun büyümesine, gelişmesine ve sağlıklı bir vücuda sahip olmasına yardımcı olur. Çocuk oyunlarındaki duygusal paylaşımlar, gelecekteki toplumun ruh sağlığı açısından çok büyük önem taşımaktadır. Çocuk oyunda, mutluluk, sevinç, acı, korku, kaygı, kin, nefret, sevgi, sevilmeme, bağımlılık, bağımsızlık, ayrılık gibi birçok duyguyu öğrenir (Akandere, 2003 akt. Koçyiğit, Kök ve Tuğluk, 2007:327) Çocuk bu tepkilerini aynı zamanda oyuna yansıtır. Çocuk oyun içerisinde kendini de tanıyıp, tepkilerini kontrol eder. Oyunda yaşamın doğrudan gereksinimlerini aşan ve eyleme anlam katan bağımsız bir unsur rol oynamaktadır(Huizinga,1995 akt. Koçyiğit, Kök ve Tuğluk, 2007:327). Oyun üzerinde inceleme yapan araştırmacılar, çocuğun duygu, düşünce ve gelişme düzeyini anlamanın en iyi yolunun, oyun sırasında gözlemek olduğunu kabul etmektedir. Çocuğun oynadığı oyun köşeleri, aldığı roller, kullandığı materyaller; eğitimciler ve anne babalar için onu tanıma konusunda en iyi ipuçlarıdır. (Şahin, 1993 akt. Bekmezci ve Özkan, 2015:83) Çocuklarda oyunların geçirdiği evreler yaşlarıyla orantılı olarak değişmektedir. Çocuklardaki, bencil davranıştan işbirliğine yönelme, somuttan soyuta, düşüncelerin de basitten karmaşığa doğru gelişmeler çocuğun oyununa da yansımaktadır. (Koçyiğit, Kök ve Tuğluk, 2007:329) Bu bağlamda oyun oynamanın, çocuğun sosyal hayatının şekillenmesinde, gelenekleri ve kültürü benimsemesinde ve ailenin dışına çıkmasında etkili olduğu söylenilebilir.
Günümüzde oyun oynama kültürünün değiştiği net bir şekilde görülebilir. Çocuklar oynama eğilimini ve oynayamaya dair ihtiyacını telefon, tablet, bilgisayar gibi araçlar vasıtasıyla gideriyor. Arkadaşlarla oyun oynamak, sokağa çıkmak, oyuncaklarla yeni oyunlar yaratmak geçmişte kalmış bir oyun kültürü gibi. Genel gözlemlere dayanarak günümüzde sokakta oynayan çocuk sayısının çok az olduğunu belirtebiliriz. Bunun yanı sıra Aysel Arslan’ın ‘’Geçmişten Günümüze Uzanan Süreçte Oyun ve Oyuncaklardaki Farklılaşmanın İncelenmesi’’ çalışması, 20 ila 82 yaş aralığındaki bireylerin çocukluk döneminde nasıl vakit geçirdikleri ve şuan çocuklarının nasıl vakit geçirdiği üzerinden ilerliyor. Katılımcıların ‘’Çocukken boş zamanınızda ne yapardınız?’’ sorusuna karşılık katılımcılar; %100.00 oyun oynardık; % 26.92 hayvanlara bakardık; eşit oranlarda olmak üzere % 11.54 çalışırdık, tarlada çalışırdık, ev işi yapardık, gezerdik; eşit oranlarda olmak üzere % 7.69 madımak toplardık, su taşırdık, halay çekerdik… şeklinde devam eden 26 farklı yanıt vermişlerdir. Çocukların günümüzde ne şekilde vakit geçirdiğine ilişkin ikinci grupta yer alan 26 katılımcının verdiği yanıtlara ve kendi içlerindeki yüzdelik dilimlerine bakıldığında katılımcıların % 66.67 oyun oynama, % 54.17 televizyon izleme, % 45.83 bilgisayar-tablet oynama, % 25.00 kitap okuma, % 20.83 oyuncaklarla oynama, eşit oranlarda olmak üzere % 12.50 arkadaşlarıyla vakit geçirme, çizgi film izleme, zekâ oyunları oynama… şeklinde devam eden 18 farklı yanıt verdikleri belirlenmiştir. İkinci grupta yer alan katılımcıların çocukların boş zamanlarını geçirme etkinliklerine yönelik olarak ebeveynler teknolojinin çocukların sosyal hayatını olumsuz etkilediğini ve onları yalnızlaştırdığını ifade etmişlerdir. (Arslan, 2017:75)
Oyun oynama ihtiyacının teknoloji yoluyla karşılanmasının birçok olumsuz etkisi var. Oyunun çocuk üzerinde gelişimsel etkileri altında sayılan birçok olumlu etki, telefon veya tablet üzerinden oynanılan oyunları kapsamıyor. Eğitimde veya okul öncesi dönemde çocuğun oyun vasıtasıyla öğrenmesinin ve gelişmesinin önemi epey büyüktür. Tablet, televizyon veya telefon gibi teknolojik aletler çocuğun vakit geçirmesini, eğlenmesini sağlasa da gelişim ve öğrenme bağlamında sosyal ortamlardaki oyun oynama aktivitesi kadar etkili değildir. Bunun yanı sıra teknoloji bağımlılığı ya da aşırı teknolojik cihaz kullanmak insanların sağlığını olumsuz etkilemektedir. Bugün, çocukları sokak oyunlarına teşvik etmek, teknolojik aletlerle ilişkisine sınır koymak, beraber oynayabileceği arkadaşlar edinmesini sağlamak ve eğlenerek öğretme metodunu benimsemek çocuğun sağlıklı gelişmesini, öğrenmesini ve sosyalleşmesini sağlamak için atılabilecek önemli adımlardır.
Ayşenur Doğan
KAYNAKÇA
Aksoy, A. B., & Dere Çiftçi, H. A. L. E. (2014). Erken çocukluk döneminde oyun. Ankara: Pagem.[In Turkish].
Arslan, A. (2017). Geçmişten günümüze uzanan süreçte oyun ve oyuncaklardaki farklılaşmanın incelenmesi (sivas ili örneklemi). International e-Journal of Educational Studies (IEJES). 1 (2), 69-87.
Bekmezcİ, H., & Özkan, H. (2015). Oyun ve oyuncağın çocuk sağlığına etkisi. İzmir Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Dergisi, 5(2), 81-87.
Egemen A, Yılmaz Ö, Akil İ. Oyun, oyuncak ve çocuk. ADÜ Tıp Fakültesi Dergisi 2004;5:39-42.
Koçyiğit, S. , Tuğluk, M. N. & Kök, M. (2010). ÇOCUĞUN GELİŞİM SÜRECİNDE EĞİTSEL BİR ETKİNLİK OLARAK OYUN . Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Dergisi,0(16),324-34.
Türk Dil Kurumu. http://www.tdk.gov.tr/ Erişim Tarihi:29.12.2014.