Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün 1920 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasından sonra 1929 yılında çocuklara armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı o günden itibaren her 23 Nisan’da aynı coşku ve heyecan ile kutlanmaktadır.
Ben ise her 23 Nisan’da sabahları erkenden kalkar ve gösteriler için özenle seçilen kıyafetlerimi giyerdim. Daha sonra okula geldiğimizde ben ve arkadaşlarım, birbirimizin kıyafetlerini inceler, gösteriler için hazırlıklarımızı tamamlardık.
– Şiirimi bir kez daha okuyacağım, beni dinle!
– Tamam!
– Bugün 23 Nisan, hep neşeyle doluyor insan!
– Hepsini doğru okudun.
– Tamam, hadi şimdi sen de şarkını söyle!
– 23 Nisan kutlu olsun! Sevinin küçükler, övünün büyükler!
– Yaşasın!
Daha sonra heyecandan mikrofonu bile tutamadığımız hazırlıklarımızı, bir kısmını unutarak tamamlar sonrasında dans gösterilerine geçerdik. Mutlulukla ve neşeyle edilirdi danslar. Sonrasında gelen alkışlarla ise mutluluğumuz ikiye katlanırdı. O gün çok mutlu olurduk. Olmalıydık da tabi ki! Çünkü o gün bizim günümüzdü. Koskoca Mustafa Kemal Atatürk yalnızca bize, biz çocuklara armağan etmişti. Biz de bu güzel günde sevinir, oynar, gezer, dolaşırdık. Daha sonra eve vardığımızda ailelerimizin bayramımızı kutlamasıyla mutluluk dolar, kendimizi özel hissederdik. Ardından günün tatlı yorgunluğuyla birlikte çocuk programlarını izler, mecliste yer alan çocukların yerinde olma hayaliyle günü tamamlardık.
23 Nisan, dünyada çocukların sahip olduğu tek bayramdır. Dolayısıyla bütün çocuklar, her yıl o günü iple çekmektedir. O gün geldiğinde ise heyecanla erkenden uyanıp gösteri telaşı içerisinde coşku ile devam ederek gün sonlandırılır. Bu sebepten ötürü bütün çocuklar kutlamayı ve o günü yaşamayı çok sever. Çocuk, özgürlük barındıran ve bütün dünyadaki çocuklara atfedilen bu kutlu bayram, herkes tarafından kutlanmalıdır.
Biz de içimizdeki çocuklarla bugünü kutluyoruz!
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun!
Ayşegül ÇAKMAK