Ebeveynler, eğitimciler… Hepimizin ortak noktası çocuklar, şimdiki zaman çocuklarının en sevdiği ”oyuncak” ise ekran.
Pandemi ile artan evde kalma süresi ve hayatı eve sığdırma mücadelemizde şüphesiz en çok zorlanan kesimlerden biri de çocuklarımız.
Bu çocuklarımızın evde kalma süresinin artması ile ekrana bakma süresi de arttı. Ebeveynler de bu ekran süresini azaltmak için elinden geleni yapsa da bazen zorlanıyorlar, zorlanıyoruz. Bu çok normal ve doğal… Hepimizin bu dönemde dengesi değişti. Herkes ne yapmamız gerektiğinden bahsederken maalesef neler yapabileceğimizden pek bahsedilmiyor. Size yardımcı olabilmemiz ve bu konuda sınırlarımızı daha sağlıklı çizebilmemiz için bilimsel araştırmalar ışığında birkaç verimli öneride bulunacağız.
1) Ekran veya herhangi başka bir alışkanlığı kontrol altına almak için çocuğumuza ondan daha değerli bir şey vermemiz gerek:
Kendimizi.
Çocuklara ”Bırak o tableti!, Gözlerin bozulacak…” gibi onların beyninde herhangi bir anlam ifade etmeyen cümleler kurarsak çocuk sizinle muhtemelen inatlaşacaktır. Bunun yerine seçenek sunarak, kendi karar vermesini desteklemiş ve çocuk bir emri yerine getirmektense kendi isteğiyle tercih etmiş olacaktır. Mesela: ”Tabletinle oynamak için süren doldu. Hadi gel beraber oyun oynayalım, Ne oynamak istersin? Yastıklardan ev yapalım mı? Ya da arabalarınla yarış yapalım?”
2) Süre kısıtlmasını başta konuşun.
Çocuğunuzla bu tableti kullanabilmesi için süre seçmesini destekleyin. ”Tableti 30 dakika mı kullanmak istersin yoksa 40 dakika mı?”
Çocuğunuz 40 dakikayı seçmesiyle beraber ekrandaki dijital saatin değişeceği sayıyı da söyleyebilirsiniz. Böylece kendi seçiminden ötürü çocuk süreye daha da sadık kalacaktır. Hatta tableti size süre verdiğiniz saate denk geldiğinde kendisi de getirebilir.
3) Dengesiz davranışlar…
Bugün misafirlerin gelmiş olması ya da doğum gününün olmuş olması eğer süresi 40 dakika ise 50 dakika olmasını gerektirmez. Bunun adı vicdansızlık değil, sınırdır. Ve çocuklar sınırlardan sıkılmazlar, sınırlarda kendilerini daha güvenli hissederler. Çocukların sınırlarının sürekli değişmesi kaygılanmaya ve bazı ruh sağlığı problemlerine yol açabilir.
Eğer çocuğunuzla tartışmamak için ”Bir seferlik” süresi dolduğu halde ekranı almazsanız çocuk bunu hemen öğrenir ve gerektiğinde sinirlenip bunu kullanmasını gayet iyi bilir. Çünkü özellikle küçük çocuklarda somut döneme henüz gelinmediğinden istese de İd ile, yani bilinçaltımız ile hareket eder. İd sandığımızdan da akıllıdır.
4) Duygusunu kabul edin.
Empati ve anlayış ile yaklaşılan çocuk, kendini daha sakin hissedecektir ve çocuk duygularının ve isteklerinin ebeveyen tarafından geçerli olduğunu anlayacaktır.
”Tabletinle oynamanın çok eğlenceli olduğunu biliyorum. Şimdi vaktin dolduğu için üzgünsün. Seni anlıyorum… Bu sınırı beraber koymuştuk hatırladın mı? Sen kendin seçmiştin. Hadi şimdi beraber hangi oyunu oynayacağımızı sen seç.” Elbette ki bazen bu taktikleri unutup, uygulamaya da müsait olmayabiliriz… Sizleri anlıyoruz ve elinizden geleni yapmaya çalıştığınızı biliyoruz. Umuyoruz ki sizler için faydalı olmuştur, bunun gibi faydalı taktikler için beğenip, takipte kalabilirsiniz! Sevgiler.
Heval Yolcu